7 Kasım 2008 Cuma

"emeğin başkenti" amatör ligde...

Toplumsal muhalefetin yerlerde süründüğü şu karanlık günlerde ne zaman inancımı tazelemek istesem zonguldak madenci yürüyüşünün fotoğraflarına bakarım.. 91 yılının henüz ilk günlerinde emeğin başkentinin kalkıp ankara kapılarına dayanmak için aldığı yolun fotoğraflarına.. 70 bin kişinin 112 kilometre sonra askerle, polisle, iş makinalarıyla durdurulan yürüyüşünün fotoğraflarına.. O soğuk Ocak gününde Mengen'deki barikatlardan dönen işçiler kısa dönemde bazı taleplerini kabul ettirdiklerine sevinebildiler belki fakat uzun dönemde özelleştirmede ete kemiğe bürünen neo-liberal politikaların kurbanı olmaktan da kurtulamadılar.

Aslında bir kentin, onbinlerce işçinin çalıştığı bir havzanın, “emeğin başkentinin” çöküşünün ilk belirtileri Zonguldakspor'un düşüşe geçişiyle görebilen gözlere ayan olmuştu belki de takvimler 90'lı yıllara henüz varmamışken.. Burada hikayemizi biraz başa almamız gerekiyor sanırım. Zonguldakspor'un tarihinden, onu diğer “vilayetspor”lardan farklı yapan özelliklerinden bahsetmeliyiz belki de..

1945'te kurulur Kömürspor.. 60'lı yıllarda dönemin Federasyon başkanı Orhan Şeref Apak milli ligi organize etmekle, daha doğru bir söyleyişle Anadolu'ya yaymakla görevlendirilmiştir. İl il dolaşılır, yereldeki küçük kulüpler birleşmeye ikna edilir ve “vilayet+spor” ismiyle oluşan bu kulüpler profesyonel liglere alınır. Sıra Zonguldak'a geldiğinde Apak'a Kömürspor'un kulüp binasının yanı sıra, 4 futbol sahasına, 5 tenis kortuna, 12 voleybol ve basketbol sahasına, kapalı güreş salonuna, saunaya, dinlenme salonuna sahip olduğu söylenir. Sayıları 50 bini bulan maden işçisi kulübün doğal üyesidir ve maaşlarından kesilen aidatlarla kulübün yıllık geliri 300 bin TL'yi bulmaktadır. Tesis, üye ve gelir zengini Kömürspor 1966'da Zonguldakspor adını alır ve 2. ligde oynamaya başlar. 8 yıl sonra 1973-74 sezonu sonunda Trabzonspor'la oynadığı finali kazanır ve 2. lig şampiyonu olarak 1. lige yükselir. Dönemin Zonguldak belediye başkanı da olan kulüp başkanı -aynı zamanda maden mühendisi ve eski milli atlet- Hüseyin Öztek bir gün futbolcuları toplar ve madene indirir. Maaşlarından kesilen parayla kulübü finanse eden madencilere futbol emekçileri tarafından yapılan bir jesttir bu bir bakıma. Ve Zonguldakspor'un 14 yıl sürecek 1. lig macerası başlar. 79-80'de 3., 81-82 sezonunda da 4. sırada bitirirler ligi. Bu yıllarda ülke futboluna birçok futbolcu kazandırırlar. Türkiye'den Dünya karması'na seçilen ilk futbolcu olan İsa Ertürk, daha sonra Samsunspor'un geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeden Muzaffer Badaloğlu, Galatasaray'ın 5-0'lık Neuchatel maçının kahramanlarından Büyük Savaş (Demiral) bu futbolculardan ilk akla gelenleridir.


Yıl 1980.. 24 Ocak Kararları ve 12 Eylül Darbesi, Türkiye'yi serbest piyasa şartlarına göre yeniden dizayn etmektedir. Bu döneme kadar Zonguldak Türkiye ekonomisinin 8. büyük ili iken giderek küçülmeye başlar. Yıllarca işçiler gülmüştür fakat artık patronlar gülecektir. 24 Ocak Kararları'nı IMF'den kopyalayıp Türkiye'ye yapıştıran Özal artık başbakandır. Devlet artık bakkallık, çakkallık yapmamalıdır. Müşterisi çıkan herşey icabında “pijamayla” satılmalıdır. Ülkenin en ağır işinde çalıştıkları için madencilere fazladan verilmiş haklar budanmaya başlar önce. İşçi sayısı da azaltılır. Kaçak ocaklara göz yumulur, de facto bir özelleştirmedir aslında bu. Kent hem ekonomik hem de kültürel anlamda fakirleştikçe Zonguldakspor da güçten düşmektedir. 1988'de 14 sezondur mücadele ettiği 1. lige veda eder ve 2. ligle 3. lig arasında gidip gelinen yıllar başlar. Bu yıllar aynı zamanda madenlerde çalışma koşullarının da kızıştığı yıllardır. 30 Kasım 1990'da tıkanan toplusözleşme görüşmeleri sonucunda sendika grev kararı almıştır. KİT'leri özelleştirerek tasfiye etmek isteyen hükümet boş durmayacaktır ve 4 Aralık'ta lokavt ilan edilir. Görüşmeler, pazarlıklar sonuç vermez, 4 Ocak'ta Ankara'ya yürüyüşe geçme kararı alır sendika. O gün geldiğinde polis, otobüslerin kente giriş-çıkışlarını engelleyecektir. Durmak yoktur, 70 bin kişi yürümeye başlar, koca bir kent ayaklanmış Ankara'ya doğru yola çıkmıştır, öyleki cezaevinde bile işçileri destekleyen sloganlar atılmaktadır. İlk gün 33 km. ilerideki Devrek'e varılmıştır. Ertesi gün Başbakan Akbulut Bolu'ya gelecek ve sendika başkanı Şemsi Denizer'le görüşecek fakat anlaşma çıkmayacaktır. Yürüyüş devam etmektedir fakat Mengen yolundaki tünel girişine barikat kurulmuştur, yürüyüşçülerin arasından kadınlar öne çıkıp ellerindeki karanfilleri askerlerin tüfeklerinin namlularına takınca barikat geri çekilir. Mengen'e ulaşan işçiler orada yaptıkları eylemle “Çankaya'nın şişmanı”nın kulaklarını çınlatacaktır. 6 Ocak'ta Mengen çıkışında bu sefer daha büyük bir barikatla kesilir yürüyüşün önü. Sendikacılar görüşmeye giderken işçiler iki gece açık alanda yaktıkları ateşlerin başında bekleyeceklerdir. 8 Ocak'ta Şemsi Denizer yürüyüşün bittiğini açıklar ve Zonguldak'a geri dönülür. Ay sonunda Körfez Krizi nedeniyle bütün grevler ertelenir, Şubat'ta imzalanan toplusözleşmede de daha önceki pazarlıklarda sendikanın reddettiği rakamların altında kalınacaktır.

Bu noktada Zonguldakspor'un kaderi sendika başkanı Şemsi Denizer'in kontrolüne geçmiştir. Sendikanın kendisinden ve sendika parasıyla aldığı jaguardan sonra yeni bir oyuncağı vardır Şemsi Denizer'in: 5 dönem üstüste başkanlığını yapacağı Zonguldakspor. Sendikanın yeniden devreye girmesi kulübü canlandırmıştır da. 2. lige çıkılır. 1996-97 sezonu sonunda 1. lige terfi maçlarına kalınacaktır. Antalya'da oynanan maçlarda ilk rakip Adıyamanspor uzatmaya kalan maçta elenir fakat cezalı oyuncu oynatıldığı gerekçesiyle Zonguldakspor hükmen yenik sayılır. Bu belki de yenilen en büyük darbedir ve kulübün toparlanması bir daha mümkün olamayacaktır.

Aynı yıllarda maden ocaklarındaki şartlar da giderek kötüleşmektedir. 92 martında yaşanan grizu patlamasında 300'e yakın işçi hayatını kaybeder. Kapatılan ocakların yerini kaçak çalışan ocaklar almaktadır. Taşkömürünün en büyük müşterisi olan Erdemir ve Kardemir'de yaşanan küçülme Zonguldak'ta da üretimin düşürülmesine sebep olmaktadır, bu gerekçeyle işçi sayısı da azaltılır.

Hükmen yenilgi skandalı sonrasında sendikanın da desteğinin azalmasıyla kulüp kronik bir istikrarsızlık ve ekonomik krizle yaşamak zorunda kalacaktır. 2000'li yıllarda da durumda herhangi bir gelişme sağlanamaz, belediyelerin, milletvekillerinin, sendikanın, işadamlarının ayrı ayrı ve beraber yaptıkları destekler sonuçsuz kalır. Zonguldak fakirleşirken Zonguldakspor da işçilerden aldığı gücü kaybetmiştir bir kere..

2007-2008 sezonuna çok kötü başlanır. Ara transferde yapılan takviyeler ufak kıpırdanışlara sebep olsa da sezonun sondan 2. haftasında İstanbul'da Beylerbeyi karşısında önce 1-0 öne geçmiş olmasına rağmen 3-2 yenilerek 1966-67 sezonundan beri mücadele ettiği profesyonel liglere veda eder Zonguldakspor. 3. lige terfi maçlarında mücadele eden Zonguldak Belediyespor'un aynı gün -daha sonra elenecek olsa da- tur atlıyor olması da kaderin garip bir cilvesiydi belki de..

Zonguldakspor bu sezon Kilimli bld. spor, Kozlu bld. spor, Devrek bld. spor, Teas Işıkspor, Karadenizspor, Çaycumaspor, Alaplı bld. spor, Ereğli bld. spor ve Filyos Ateşspor'la 3. lige terfi maçlarına yükselme mücadelesi veriyor. Geçen sezon Zonguldakspor yerine kendi belediyesporunu destekleyen belediye bu sezon artık Zonguldakspor'u destekleme kararı aldığını açıkladı sezon başında.. Birkaç sezon sonra 3. ligin tasfiye edileceğini de düşünürsek tüm kentin biraraya gelip ellerinden geleni yapmaları gerekiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder