15 Kasım 2008 Cumartesi

TFF, Altyapı, Üstyapı, Alt-üst yapı...

TFF'nin altyapıyı geliştirmeye yönelik “açılımları” yüzlerce futbolcuyu “erken emekliliğe” zorluyor...

Bir konu var(dı) ki aylardır sonuçlanmasını beklerken yaptığımız beyin fırtınalarını başka konularda yapabilsek insanlığı birkaç asır ileri ışınlayabilirdik belki de... Ve 3-5 gün önce bu konu bir sonuca bağlandı ve -şimdilik- rahatladık, evet, AKP'nin kapatılma davasından bahsediyorum.

Ancak yine aylardır netleşmesini beklediğimiz bir konu daha var ve olmuyor, bir sonuca bağlanmıyor. “O kadar çok şey daha var ki beklediğimiz, acaba hangisi?” diye soranlar vardır mutlaka. Elbette Hakan Şükür'ün (bundan sonra kısaca HŞ) ne yapacağı meselesinden bahsediyorum.* Ben lisedeydim, 90'ların başında, “HŞ ne yapacak?” sorusu o zaman da modaydı. Aradan neredeyse 20 yıl geçti, hala gündemimizin bir kısmı HŞ'nin kendi kaderini tayin hakkı meselesine tahsis edilmiş durumda. HŞ futbolu bırakıp siyasete ya da ticarete atılabilir, “dünyalığımı toparlamışım” der ve Sakarya'da bir çiftlikte inzivaya çekilebilir, kendini iyi hissediyordur ve içeride ya da dışarıda futbola devam edebilir, ister Katar'a gider emekli ikramiyesini alır, ister Hocaefendisinin dizinin dibine yakın olmak için DC United'a... Ancak HŞ'nin kolay kolay yapamayacağı bir şey var: HŞ, TFF 3. ligde oynayamaz, amatör liglerde oynayabilmesi içinse oynamak istediği takımın 2 kişilik 30 yaş üstü oyuncu kontenjanının uygun olması gerekir.

Önce Mayıs ayında “TFF, 3. Lig(de) bu sezondan itibaren 30 yaş ve üzerindeki oyuncularla sözleşme imzalanmamasına karar verdi” dendi ve Temmuz sonunda da “(2008 - 2009 sezonu Amatör Ligler Büyükler Kategorisi'nde) 1978 ve daha sonra doğumlu futbolcular oynayacaktır. 1977 doğumlu ve üstü en fazla 2 yaşı büyük futbolcu oynayabilecektir” açıklaması geldi.

TFF bu kararı alırken alt liglerin ülke futbolunun altyapısı olarak dizaynını öngörüyor, teoride şık bir düşünce gibi görünse de pratikte hiç de gerçekçi değil. Aynı federasyon 1. ligde yabancı oyuncu hakkını genişletiyor, Süperligde oynayan yabancı futbolcuların “vatandaşlaştırılıp” yabancı kontenjanına takla attırılmasına göz yumabiliyor. Süperligdeki takımların 20 yaşaltı oyuncularını oynatabildiği PAF liginin yanısıra profesyonel liglerde oynayan kulüplerin 18 yaşaltı futbolcularla oynadığı DSGL yani Deplasmanlı Süper Gençler Ligi de bulunmakta. Ancak kulüpleri altyapıdan gelen oyuncu oynatmaya zorlayan ciddi bir uygulama yok. Altyapıya en çok önem veren, yatırım yapan kulüpler bile A takımlarına yılda ancak bir-iki oyuncu çıkarabiliyor, aksi halde genç oyuncular “genç” Semih gibi hem yetenekli hem de sabırlı değilse yada Mehmet Topal gibi başka oyuncunun yaşadığı kötü bir sakatlıkla önüne konan fırsatı iyi değerlendiremezse sınırlarını zorlamayan, futbolunu geliştirmek yerine maç kadrosuna girip “maç başı ücreti”ni garantilemek dışında bir hevesi kalmamış “kahretmişler” arasına katılmaktan kurtulamıyorlar.

İşçisine, memuruna mezarda emekliliği reva gören bir ülke, futbolcusunu 30'unda “yaş haddinden emekliye” sevkedebiliyor. İroni bizim göbek adımız olsa gerek...


* Yazı Temmuz ayı sonlarında yazılmıştı. Akp konusu güncel örnek olmaktan çıkalı çok olduysa da HŞ konusu henüz yeni netleşti. HŞ bundan sonra memleketin en büyük arpalıklarından biri -belki de birincisi- olan TRT'de futbol yorumculuğu yapacak...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder